Header Ads

Küçük Yüreklerin Kocaman Şehri


KÜÇÜK YÜREKLERİN KOCAMAN ŞEHRİ


  • Zamanın bize bakir olduğu zamanlardı.
  • Köy, kocamandı minik yüreklerde.
  • Dünyamız bağdan bahçeden; koyundan kuzudan ibaretti.
  • Sabahlar yorgun gözlerin,
  • öğleler şekerli suya banılmış ekmeklerin,
  • akşamlar ise oynadığımız oyunların adıydı.
  • Ay ışığımız vardı yüreğimizi ısıtan.

Ay ışığı yüreğimizi ısıtırdı; çünkü ay ışığı oyun demekti. Günün yorgunluğunu atmak, mahalle arkadaşlarıyla yakar topu, saklambaç ya da “bohuç”oynamak demekti.

Öyle cicili bicili oyuncaklardan haberdar değildik. Legolarımız, yapbozlarımız, plastik silahlarımız, rengarenk arabalarımız yoktu. Bin bir emek verilerek yapılmış çamurdan arabalarımız vardı.

Bisiklet… Hayallerimizde bile yer almazdı. Üç tekerimiz vardı onun yerine. El emeği göz nuru. Ormanlarda saatlerce çatal ağaç bakardık. Düzgün ve kalın tahtaları anneden babadan gizleyip alır teker yapmaya çalışırdık. Becerir beceremezdik; ama o üç teker bizim her şeyimizdi. Bisiklet de ne ki onun yanında.

Yarılan tekerlekler en büyük derdimizdi. Hele direksiyon yapmak… İşin en zor olanıydı. Babaların , ağabeylerin daima işleri olurdu. Hem bizim gibi çocuklarla çocuksu işler yapmak yakışmazdı onlara. Diyemezdik bile baba, ağabey bize üç teker yap.

Çocuktuk ama çocukların da adam gibi yapabilecekleri işler vardı. Hayvanlar otlatılacak, su getirilecek, yük çekilecek, bahçelerde işçilere su taşınacak, kışın halı dokunacak…
Eller minik de olsa hünerliydi. Geçimin bir ucundan tutmak bizim de işimizdi.
Köyümüz küçücük olsa da hayallerimiz onu kocaman ederdi.

Şehir, hayallerimizde yer eden bir şey değildi. En büyük şehrimiz “camiyanı” idi. Yani caminin yanı, yani Kabataş…
Mahmut Aydın
Her Cuma babamız başka çıkardı evden. Akşamdan banyosunu yapardı. Kara lastikleri bırakır, bir köşede, poşetin içinde sakladığı “kıyılık” ayakkabılarını çıkarırdı. Onlar silinirdi güzelce. Sonra evin orta yerine leğen koyulur, daha önce birkaç defa tıraş olunan jiletle tıraş olurdu. Babamın, küçük aynanın karşısında, yüzünü bir oraya bir buraya bükerek tıraşını seyretmek nedense mutluluk verirdi bize. Belki de yakışıklı olmaları hoşumuza giderdi, kirden pisten arınmaları ya da
Hayır hayır, hiç biri değil. Parlak, güleç yüzlerinin ortaya çıkması hoşumuza giderdi.
Yamalı pantolonlar asılır duvara, eskiciden ucuza alınan “yeni” pantolonlar giyilirdi. Ne de olsa yaması yoktu. Fesler çıkartılır, sekiz köşe kasketler takılırdı. Anlardık ki o gün Cuma idi. Cuma bizim için başka bir gündü.
Cuma, bizim yüreğimizde kocaman bir gündü bitmek bilmeyen.
Cumanın akşamıydı bizi en çok sevindiren.
Hayvanları erken getirirdik o gün. Babanın geleceği yolda beklerdik dakikalarca, belki de saatlerce.
Ah o bekleyiş…
Pazardan gelen bir elma, portakal, hele hele karpuz… Tüm dünyamızı neşeye gark ederdi. Baba sıcacık gülüşüyle elini cebine attığında doruğa çıkardı sevincimiz. Ya bir halley ya şeker ya da çikolataydı gelen.
Kabataş kocamandı yüreğimizde. Şehirdi dahası. Kolu kırılan bir arkadaşımızın, Kabataş’a gitme sevinci, acısının önüne geçecek kadar büyük şehirdi gözümüzde. Taptaze düşleri besleyen kocaman bir şey…
Şimdi…
O sade ve taze hayatlardan geriye sadece anılar kaldı. Anıldıkça yüreğe hüzün yayan anılar...
Bizi büyüten zaman, rüzgar olup uçurdu. Her kanat çırpışımız büyümekti; ama büyümek bir yerde de uzaklaşmak demekti. Büyüdükçe uzaklaştık güzelim memleketimizden. Kocaman olduk; ama yüreğimiz hep küçüldü. Kocaman şehir olan Kabataş’ımız önce ilçe oldu gözümüzde sonra da kasaba. Taşra dahası.
Her birimiz sürgün yemiş gibi dağıldık. Geçim sıkıntısının sürgününü yedik hepimiz.
Hem bedenen hem de ruhen dağıldık. Çocuklar olarak dağıldık, gençler olarak dağıldık, yetişkinler olarak dağıldık. Bıraktık yine eski toprakları kadim topraklarına

Yaş kemale erince ruh aslına, çocukluk saflıklarına dönüyor. Dönüyor dönmesine; ama döndüğünde bulduğu aradığı olmuyor hiçbir zaman.
Makale: Mahmut Aydın

Hiç yorum yok

* Geri bildirimlere önem veriyoruz...

* İçerekler hakkındaki görüş ve önerilerinizi lütfen bizimle paylaşınız.

* Ziyaretiniz için teşekkür ederiz.

Blogger tarafından desteklenmektedir.